Bu çalışmanın amacı, YÖK Tez merkezinde tarama terimi “sanal gerçeklik”, “sanal gerçekliğe” ve konu alanı “Eğitim ve Öğretim=Education and Training” olan 31 adet lisansüstü tezlerinin sistematik literatür taraması yöntemiyle incelenmesidir. Çalışmalar, seviye, yıl, branş, amaç, modeli, örneklem, örneklem büyüklüğü, veri toplama araçları, sınırlılıklar ve bulguları bakımından incelenmiştir. Sanal gerçeklik tezlerinin 2018 yılından itibaren arttığı, yüksek lisans seviyesinde daha fazla tez yazıldığı, üç boyutlu eğitim ortamları ve fen eğitimindeki tezlerin çoğunlukta olduğu, en çok karma ve nicel yöntemlerin tercih edildiği, örneklem olarak daha çok ortaokul ve lisans düzeyindeki öğrenciler tercih edildiği, lise düzeyinde örneklem grubuna rastlanmadığı, veri toplama aracı olarak ise anket, başarı testi ve görüşme formları tercih edilmiştir. Örneklem grubu ve çalışma ortamlardaki uygulama süreleri ile ilgili sınırlamalar olduğu ve tezlerin sonuçları da sanal gerçekliğin avantajları ve dezavantajları ile açıklanmıştır.

Bu araştırma, ilköğretim sınıf öğretmenlerinin müzik dersine ilişkin tutum düzeylerini ve bu düzeylerin demografik değişkenlere göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 2021-2022 eğitim öğretim yılında Konya ilinin Karapınar ilçesindeki ilköğretim okullarında görev yapmakta olan 158 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında 115 sınıf öğretmenine ulaşılmış ve araştırmanın örneklemi olarak ele alınmıştır. Sınıf öğretmenlerinin ankette bulunan ifadelere göre verdiği yanıtların frekans yüzde değerleri araştırılmış, ilköğretim sınıf öğretmenlerinin müzik dersine ilişkin tutum düzeyleri yüksek bulunmuştur. Ulaşılan sınıf öğretmenlerinden elde edilen verilere göre, sınıf öğretmenlerinin cinsiyet bağımsız değişkeni için bağımsız örneklem t testi, mezun oldukları eğitim programı değişkeni için tek yönlü varyans analizi, hizmet yılı ve yaş bağımsız değişkenlerine için Kruskal Wallis-H testi kullanmıştır. Yapılan analiz sonucunda, bu değişkenlerin müzik dersine olan tutum düzeylerine etki etmediği tespit edilmiştir.

Bu çalışma ile Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi bünyesinde bulunan çocuk kitaplarının, çocuk haklarını içerme durumunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Kitapları incelemek için nitel araştırma yöntemi olan doküman incelemesi tercih edilmiştir. Kütüphanede yer alan 127 tanesi yerli, 73 tanesi çeviri 200 kitap kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Kitapların değerlendirilmesinde “Çocuk Hakları Temelli Kitap İnceleme Formu” kullanılmıştır. Doküman incelemesi ile toplanan verilerin analizi için ise içerik çözümleme tekniğinden faydalanılmıştır. ‘Çocuk hakları’ çözümleme kategorisi olarak belirlenmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi temel alınarak yaşamsal, gelişimsel, katılım ve korunma hakları olarak dört alt kategoriye ayrılmıştır. Analiz sırasında belirlenen asıl kelimeyi çağrıştıran cümleler bu kategoriler altında gruplandırılmış ve ulaşılan verilerin frekansları hesaplanarak kitaplarda çocuk haklarının yer alma düzeyi belirlenmiştir. 92 kitabın hiçbir hak maddesi içermediği, 108 kitapta ise sırasıyla gelişimsel (135), yaşamsal (68), korunma (26) ve katılım (13) haklarına yer verildiği tespit edilmiştir. Kitaplarda en çok yer verilen gelişimsel haklarından, eğitim hakkının vurgulandığı görülmüştür. Kitaplarda bulunan resimlerin çocuk hakları bakımından incelenmesi, kütüphanelerde engelli çocukların haklarına yer veren kitapların da bulundurulabileceği, kütüphane personelinin çocuk kitapları seçimi konusunda bilgilendirilmesi gerektiği öneriler arasında yer almıştır.

İnsanlığı 21. yüzyılın ilk çeyreğinde etkileyen en önemli olay olan COVID-19 pandemisinin Türkiye’ye olan etkileri üzerine lisansüstü öğrencilerinin öngörü becerilerini değerlendirmek çalışmanın temel amacıdır. Bu doğrultuda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü bünyesinde Temel Eğitim-Sınıf Eğitimi’nde öğrenim gören 33 lisansüstü öğrencisinin katıldığı bu çalışmada olgu bilim deseni kullanılmıştır. Yapılandırılmış görüşme formu yoluyla toplanan veriler Nvivo 11 paket programı ile incelenmiştir. Çalışma sonunda lisansüstü öğrencileri pandemi sürecinin devam etmesi durumunda öğrencilerin fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarının artabileceğini öngörmüşlerdir. Öğretmen boyutunda lisansüstü öğrencileri öğretmen ve öğrenci ilişkisinin daha da zayıflamasının söz konusu olacağını vurgulamaktadırlar. Lisansüstü öğrencileri ailelere yönelik olarak en çok veli tutumuna ve iletişimine dair öngörüler paylaşmışlardır. Velilerin yaşadığı ekonomik zorluğun artacağına ilişkin öngörüler en sık tekrar edilen görüşlerdir. Türkiye’ye yönelik olarak da özellikle eğitim vizyonunun değişmesi en sık tekrar edilen görüş olurken, mesleklere ilişkin uygulamalı eğitimlerin niteliksizleşmesine ve toplumsal davranış problemlerindeki artışa ilişkin öngörüler lisansüstü öğrencilerinin belirttikleri öngörülerin başında gelmektedir.

In this study, the nature of social media, which is the most common and most effective tool in the modern age, is discussed and the way of using the opportunities provided by social media is evaluated. In addition to the use of social media for communication and socialization purposes, the fact that there are also incorrect or malicious uses leads to the approach that using social media requires an education. Social media is some attractive and dangerous instruments of modern era that was planned correctly as a force. Social media attracted people and stole their time and energy since the last period of 20.th century and extends its sovereignty area. In order to benefit from social media in the most convenient way, social media education is required.

Bu çalışmanın amacı radikal anlayışın eğitimdeki yansımalarını inceleyerek radikal eğitim programı kuramını değerlendirmektir. Radikal eğitim programı kuramının oluşmasına katkı sağlayan görüşler ve tartışmalar radikal eğitim programı düşüncesini ve uygulamasını etkileyen iki çağdaş düşünür olan Michael Apple ve Paulo Freire’in yaklaşımları açısından ele alınmıştır. Radikal eğitim programı kuramcıları politika ve eğitim programının ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünürler. Program çalışmalarında tarafsızlığı reddedip siyasi savunuculuğu kabul ettiklerinden bu görüş, diğer eğitim programı kuramlarından ve kuramcılarından büyük ölçüde farklılaşır. Radikal eğitim programı savunucuları direniş, devrim ve politik vizyona sıkı sıkıya bağlı kalmaya odaklanırlar. Bu düşünürlere göre, öğretim programı ayrıcalıklı öğrencilerin toplumda destek kazanmaları için bir yol sağlarken azınlık öğrencileri de aşağı pozisyonda tutmayı sağlayan kültürel baskı kaynağıdır. Sonuç olarak, radikal eğitim programı kuramı, Freire’nin ezilenlerin pedagojisinin ilkelerine dayanarak eğitim programlarını politik bir metin, politik bir olgu ve etkileme biçimi olarak görür,

This study includes teachers’ and students’ perspectives about L1 use and native/non-native teachers entering the EFL classes besides investigating the correlation of students’ Turkish and English lesson scores. 120 students were given a questionnaire (including five point-likert scale) while 4 teachers were interviewed. The data was examined via Statistical Packages for Social Sciences (SPSS 20). To compare two variables, T-test, more than two variables One-Way Analysis of Variance (ANOVA), for the correlation of the language scores, Pearson Correlation Coefficient were employed. The results revealed a positive correlation between the students’ Turkish and English language scores. For the use of mother tongue, learners and educators do not have negative attitudes when used judiciously and to a reasonable extent. Most of the teachers in this study prefer native speakers with the knowledge of students’ L1 and local teaching adaptation while students have no dominant preference about their teachers being native or non-native.