Günümüzde yaşanmakta olan Covid-19 salgını ile birlikte eğitim ortamında dijital teknolojilerin kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Çok sayıda ülke eğitim öğretim faaliyetlerini sanal platformlardaki e-içeriklerle ve görüntülü görüşme uygulamaları ile uzaktan eğitim faaliyetleri içerisinde sürdürmeye çalışmaktadır. Bu araştırmanın amacı, Covid-19 salgını döneminde, ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin Türkçe dersi içerisinde yer alan okuma becerisinin, uzaktan eğitim yoluyla kazandırılması sürecinde yaşananların veli gözünden değerlendirilmesidir. Nitel yöntem ile yapılan araştırmada, durum çalışması deseni kullanılmıştır. Bu çalışmanın katılımcı grubunu, 2020-2021 eğitim öğretim yılında, ilkokul 1. sınıfta eğitim gören öğrencilerin velileri oluşturmuştur. Tipik durum örneklemesinin kullanıldığı bu çalışmaya ait veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı-yapılandırılmış görüşme formu aracılığı ile elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, katılımcı velilerin uzaktan verilen okuma eğitimine yönelik değerlendirmeleri ve beklentilerine yönelik bulgular ortaya çıkmıştır.

Akademik başarı, amaçlı, planlı ve sistemli olan formal eğitimin özellikle örgün eğitim türünde yer alan veya istenilen kazanımlar arasında önemli bir yer tutmaktadır. Akademik başarının ölçülmesi ve değerlendirilmesinde ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli testler kullanılmaktadır. Bunlardan biri de uluslararası düzeyde ölçme ve değerlendirmenin yapıldığı TIMSS’tir. Bu araştırma, TIMSS soruları örneğinde sekizinci sınıf öğrencilerinin fen bilimleri dersi akademik başarısını ölçmek ve değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Genel tarama modeli kullanılarak yürütülen araştırmanın çalışma grubunu 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı ikinci döneminde, Kahramanmaraş ili Göksun ve Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ortaokul kademesi sekizinci sınıf düzeyinde öğrenim gören 371 öğrenci oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Fen Bilimleri Dersi Akademik Başarı Testi kullanılmıştır. Testteki sorular TIMSS 2011 ve 2015 sorularından oluşturulmuş, testin güvenirliği iç tutarlılık katsayısı ile hesaplanmıştır. Testten elde edilen veriler frekans ve yüzde teknikleriyle çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda da sekizinci sınıf öğrencilerinin fen bilimleri dersi akademik başarı düzeyinin düşük (%42,39) olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu araştırmada, ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin okuduğunu anlama ve yaratıcı okuma becerileri ile üstbilişsel farkındalıklarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi, öğrencilerin okuduğunu anlama ve yaratıcı okuma becerileri ile üstbilişsel farkındalıkları arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı çalışmanın örneklemi 409 öğrenciden oluşmaktadır. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, Bilgilendirici Metinlerde Okuduğunu Anlama Testi, Okuduğunu Anlama Testi, Yaratıcı Okuma Sürecini Değerlendirme Ölçeği ve Çocuklar İçin Üst Bilişsel Farkındalık Ölçeği aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız gruplar için t-Testi, ANOVA ve Pearson korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin okuduğunu anlama ve yaratıcı okuma becerilerinin orta, üstbilişsel farkındalıklarının ise yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin bir aylık sürede okudukları kitap sayısının okuduğunu anlama ve yaratıcı okuma becerileri üzerinde anlamlı farklılık oluşturduğu görülmüştür. Kız öğrencilerin okuduğunu anlama becerilerinin erkek öğrencilere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin üstbilişsel farkındalıkları ile okuduğunu anlama ve yaratıcı okuma becerileri arasında pozitif yönlü ancak zayıf bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bu çalışmada fen bilimleri öğretmen adayları, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Bil-Düşün-Tasarım" yaklaşımına dayalı aktif bir öğretim süreci izleyerek Bil- Düşün- Tasarla yaklaşımına dayalı deney tasarlama etkinlikleri gerçekleştirmişlerdir. Bilimsel süreç aşamalarının izlendiği mikro organizmalar ile ilgili işbirlikli öğrenme, beyin fırtınası ve deney tasarımı etkinlikleri ile Bil- Düşün- Tasarla yaklaşımı uygulanmıştır. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi ön-test son-test kontrol gruplu yarı deneysel desende yapılan bu çalışmada, veriler “Mikroorganizmalarla İlgili Başarı Testi” ve “Torrance Yaratıcı Düşünme Testi – Sözel Form A” uygulanarak toplanmıştır. Ayrıca, öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerinin nasıl etkilendiğini ortaya çıkarabilmek için ise “Gözlem formu” her iki gruba son-test olarak uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, “Bil-Düşün-Tasarla” yaklaşımına dayalı deney tasarım etkinliklerinin uygulandığı deney grubunun akademik başarı ve yaratıcılıklarının kontrol grubundan daha olumlu etkilendiği ve geliştiği tespit edilmiştir. Bilimsel süreç becerilerinden oluşan gözlem formunun örgütsellik, yönlendiricilik ve konuşkanlık düzeylerinde ise, deney grubundaki öğrencilerin kontrol grubundaki öğrencilere göre daha başarılı olduğu belirlenmiştir.

Bu çalışmada, Doğu Akdeniz Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği öğretmen adaylarının ve öğretim elemanının “Okul Öncesi Eğitim Programları” dersine ilişkin öğrenci merkezli eğitim programlarına dair görüşlerini incelemek ve tutumlarını ortaya koymaktır. Öğretmen adaylarının öğrenci merkezli eğitim programlarına ve lisans dersi bağlamında alanın eğitim programlarını kapsayan dersi ne derece şekillendirdiklerini ve bakış açılarını yansıtmayı amaçlamaktadır. Yapılan önceki çalışmalar ışığında nitelik ve nicelik bağlamında literatüre katkıda bulunmaktır. Araştırmanın nicel ayağında, Mancır Habib’in (2014) yılında yaptığı çalışmada kullanmış olduğu ‘Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanlarının Öğrenci Merkezli Eğitimi Algılama ve Uygulama Düzeylerinin Belirlenmesi Ölçeği’ ve yarı yapılandırılmış görüşme soruları uygulanmıştır. Araştırmanın nitel ayağında ise yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Bu yöntemle Okul Öncesi Eğitim Programları dersini veren öğretim elemanı ile dersi almış olan elli öğretmen adayıyla çalışılmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 24 programı ile analiz edilmiştir ve yarı yapılandırılmış mülakatlardan elde edilen veriler ise betimsel analiz yöntemi ile araştırmacı tarafından analiz edilmiştir.

Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin görev yaptıkları kurumlarda okul yönetim sürecine ilişkin yaşadıkları sorunlara yönelik görüşlerini derinlemesine incelemek ve bu sorunların üstesinden gelebilmek için bazı çözüm yolları ortaya koymaktır. Nitel araştırma yöntemi anlayışı ile gerçekleştirilen bu çalışma olgu bilim (fenomenoloji) deseni kullanılarak düzenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, amaçlı örneklem yöntemi doğrultusunda kolay ulaşılabilir örnekleme tekniği kullanılarak belirlenen 10 okul öncesi öğretmeninden meydana gelmektedir. Katılımcılar Ö1, Ö2, Ö3, Ö4…… ve Ö10 biçiminde kodlanmıştır. Veriler araştırmacı tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Toplanan veriler betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Bu doğrultuda katılımcılar sorun kavramını problem, aksaklık, sıkıntı-dert, motivasyonu düşüren durum, akademik yetersizlik ve eksiklik ve geri planda kalma kavramları ile ilişkilendirmişlerdir. Ayrıca katılımcılar okulda karşılaştıkları sorunları okul yöneticilerinden kaynaklı sorunlar, okulun fiziksel koşullarından kaynaklanan sorunlar, materyal eksikliğinden kaynaklanan sorunlar, aidatlar ile ilgili sorunlar ve personel eksikliğinden kaynaklanan sorunlar şeklinde sıralamışlardır. Katılımcılar okul yönetimi ile karşılaştıkları yönetimsel sorunları ise sınıf içi sorunlar, mobbing, üslup sorunu, okul yöneticisinin alana hâkim olmaması, öğretmenden üst düzey beklenti ve çalışanlar arası ayrım şeklinde belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan öğretmenler son olarak yaşadıkları sorunların üstesinden gelinmesi için iletişim, iş birliği ve tüm paydaşların sürece dahil olması şeklinde birtakım önerilerde bulunmuşlardır. Bu bağlamda okul öncesi öğretmenlerinin görev yaptıkları kurumlarda okul yönetim sürecine ilişkin yaşadıkları sorunların devam etmemesi için yukarıda sıralanan öneriler dikkate alınmalı sonucuna varılmıştır.

Bu çalışmada nitel araştırma desenlerinden biri olan fenomenolojik araştırmanın kapsamı, türleri ve araştırma süreci ile ilgili alan yazın taraması yapılmıştır. Fenomenolojik bir çalışma, bireylerin bir kavram veya fenomenle ilgili deneyimlerinin ortaya çıkarılması amacıyla yapılmaktadır. Fenomenolojik çalışma ile ilgili bilinen ilk çalışmaların öncelikle Edmund Husserl (Transcendental Phenomenology), ardındansa Martin Heidegger (Hermeneutic Phenomenology) tarafından yapıldığı bilinmektedir. Husserl tarafından ortaya atılan yaklaşım geleneksel/betimleyici/tanımlayıcı fenomenoloji yaklaşımı iken, Heidegger tarafından ortaya atılan yaklaşım yorumlayıcı fenomenoloji yaklaşımıdır. Her iki yaklaşım da bireylerin ortak deneyimlerine odaklansa da betimleyici fenomenoloji yaklaşımında fenomeni tanımlamak ve anlamını ortaya çıkarma anlayışı vardır. Oysaki yorumlayıcı fenomenolojide, fenomeni tecrübe edenlerin görüşlerinin yorumlanması yapılmaktadır. Tüm nitel araştırmalarda olduğu gibi fenomenoloji yaklaşımında araştırmacı, çalışmasının tüm aşamalarında etik anlayışına hassasiyet göstermelidir.

Araştırmada, okul yöneticileri ve öğretmenlerin dalkavukluğa ilişkin deneyimlerini nasıl anlamlandırdıklarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden biri olan olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yöntemi kullanılarak seçilen gönüllü 10 katılımcı oluşturmuştur. Çalışma grubundan elde edilen veriler betimsel ve içerik analiz teknikleri ile incelenmiştir. Elde edilen veriler tema ve alt temalara ayrılmış, frekans olarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, ortaokullardaki okul yöneticileri ve öğretmenlerin dalkavukluğu nasıl anlamlandırdıklarına ilişkin görüşleri, dalkavukluk tanımı, dalkavukların kişilik özellikleri, dalkavukluğun kimlere karşı yapıldığı, dalkavukluğun nedenleri, dalkavukluğa ilişkin çözüm önerileri ve metafor olarak dalkavukluk şeklinde altı ana tema ortaya çıkmıştır. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre dalkavukluğun tanımı teması, olumlu ve olumsuz olarak iki alt temada incelenmiştir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre dalkavukların kişilik özellikleri teması, olumsuz kişilik özellikleri olarak tek alt temada incelenmiştir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre dalkavukluğun kimlere karşı yapıldığı teması, üstlere karşı dalkavukluk ve aynı konumdakilere karşı dalkavukluk olarak iki alt temada incelenmiştir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre dalkavukluğun nedenleri teması, bireysel ve toplumsal nedenler olarak iki alt temada incelenmiştir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre dalkavukluğun engellenmesi için çözüm önerileri teması, dalkavukluk davranışını sergileyen ve dalkavukluk davranışına maruz kalan olarak iki alt temada incelenmiştir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin görüşlerine göre metafor olarak dalkavukluk teması, canlı ve cansız varlık olarak iki alt temada incelenmiştir. Benzer araştırmalar farklı okul türü, kademesi ve çalışma grupları ile yapılabilir.

Bu çalışmada, “Bir bakışta eğitim: OECD 2016 göstergeleri” ışığında eğitim ile toplumsal çıktılar arasındaki ilişkinin eğitimin dışsallıkları açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Belge incelemesi yöntemi ile elde edilen veriler ilgili değişkenler ışığında eğitimin dışsallıkları ile ilişkilendirilerek içerik analizi ile değerlendirilmiş ve analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda, yetişkinlerin eğitim düzeyi yükseldikçe sağlıklı olduklarını bildirme oranının da yükseldiği, sağlık problemlerine bağlı olarak harekete kısıtlılığı yaşadığını belirtme oranın azaldığı, yaşam doyumu düzeylerinin, gönüllülük işi yapma oranlarının, başkalarına güven duygularının ve yönetimde söz sahibi olma oranlarının da yükseldiği tespit edilmiştir. Eğitimin dışsallıkları açısından değerlendirildiğinde bu bulguların, eğitimin sağlık işlevi ve daha sağlıklı bireyler yetiştirme, eğitimin yaşam doyumu üzerindeki olumlu etkisi, toplumun ve devlet kuruluşlarının sunduğu kamu hizmetlerini, gönüllü hizmetleri ve yardım hizmetlerini artırması ve demokrasi ve demokratik toplumun oluşması dışsallıklarıyla örtüştüğü söylenebilir.