Çalışmanın amacı uzaktan eğitimde 6.sınıf alan ölçme konusunun öğretiminde interaktif etkinlikler kullanmanın öğrenci başarısına etkisini incelemektir. Bu amaçla alan ölçme konusu öğretiminde uzaktan eğitim süreci interaktif etkinliklerle desteklenerek öğretim ortamı tasarlanarak 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ikinci yarıyılında İzmir ili merkezinde bulunan bir devlet okulunun 6.sınıfında öğrenim görmekte olan 13 öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması ile yapılmıştır. Veriler, hazır bulunuşluk testi, canlı ders sırasındaki ekranın video kaydı, ders sonunda yapılan değerlendirme çalışmaları ve uygulama sonunda yapılan değerlendirme testi ile toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir. İnteraktif etkinlikler öğrencilerde motivasyonu arttırmış, öğrenme ortamını zenginleştirmiş, canlı derslerde öğrenciyi çok daha aktif hale getirmiştir ve zamandan tasarruf sağlamıştır. Uzaktan eğitimde 5E öğrenme modeli ise öğretimi daha etkili hale getirmiş, öğrenme ortamını zenginleştirmiş ve öğrencilerde motivasyonu arttırmıştır.

Öğrencilerin akıl yürütme, keşfetme, üst düzey soruları çözebilme becerisi ülkemizde ve uluslararası sınavlarda çok önem kazanmıştır. Özellikle geometri alanında bu becerileri yansıtmada öğrenciler zorlanmaktadır. Bundan dolayı araştırmanın amacını, ortaokul 8.sınıf öğrencilerinin zihnin geometrik alışkanlıklarından “Keşfetme ve yansıma dengesini kurma” bileşenini kullanarak Pisagor bağıntısını, koordinat sisteminde iki nokta arasındaki uzaklığı bulma formülüne yansıtabilme becerilerini keşfedebilmesi oluşturmaktadır. Araştırma, 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ikinci yarıyılında, bir devlet ortaokulunda 20 sekizinci sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması ile desenlenmiştir. Araştırmanın ilk iki aşaması Pisagor bağıntısı ve iki nokta arası uzaklık bağıntısını keşfetme ve yansıtma, üçüncü aşama ise değerlendirme sürecinin incelenmesini oluşturmaktadır. Sınıf içi uygulamalar ve katılımcılara sorulan açık uçlu problemlerden elde edilen veriler klinik mülakatlarla toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin Pisagor bağıntısını ve Pisagor bağıntısını koordinat düzleminde iki nokta arası uzaklığın bulunmasına yansıtıp yeni bir bağıntı keşfedebildikleri, bu keşfettikleri bağıntıları sorular üzerinde yansıtabildikleri gözlemlenmiştir.

Matematik öğretiminin temel amaçları ezberden uzak, matematiksel konuları kavrayabilen, yaratıcı düşünebilen ve akıl yürütmeler yapabilen, üst bilişsel bilgileri organize edebilme, yorumlama ve problem çözebilme gibi becerileri kazanmış bireyler yetiştirmektir. Bu becerilerin kazandırılması için beceri temelli etkinlikler ve sorular öğretim programının önemli bir parçası olmuştur. Ayrıca MEB ölçme değerlendirme materyali olarak resmi sitesinde öğrencinin okuduğunu anlama, yorumlama, sonuç çıkarma, problem çözme, analiz yapma, eleştirel düşünme, bilimsel süreç becerileri ve benzeri becerilerini ölçecek nitelikte hazırladığı beceri temelli testler e-kitaplarını farklı sınıf seviyelerinde yayımlamıştır. Bu çalışma kapsamında 6. ve 7.sınıf düzeyinde beceri temelli testler e-kitapları zihnin geometrik alışkanlıklarına göre incelenmiştir. Veriler doküman incelemesi yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin analizinden elde edilen bulgulara göre 6. ve 7. Sınıf düzeyinde geometri sorularında en çok ilişkilendirme alışkanlığının kullanımını gerektiren soruların yer aldığı görülmektedir. 7. sınıf düzeyinde geometrik fikirlerin genellemesi alışkanlığı kullanımı gerektiren sorular yer almazken 6. sınıf düzeyinde keşif ve yansımayı dengeleme alışkanlığının kullanımı gerektiren soruların yer almadığı görülmektedir.

Bu çalışmanın amacı, zamanla kronik bir problem haline gelen öğretmen atamaları sorununa dikkat çekmektir. Nitel araştırma yöntemi ile yapılan bu araştırmanın çalışma grubu 10 öğretmenden oluşmaktadır. Veriler, betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir. Buna göre, katılımcılar, öğretmen atamalarını yeterince öğretmen alımının yapılmaması, branşlara göre dağılımın net olmaması, düzenli öğretmen atamalarının yapılmaması, adil olmayan bir düzen, yanlış politikaların uygulandığı bir sistem ve eğitim ile alakası olmayan insanların karar verdiği bir sistem olarak algıladıklarını belirtmişlerdir. Katılımcılar mezun olunan bölüm, öğretmen atamalarının az olması gibi nedenlerin öğretmen atamalarını etkilediklerini belirtmişlerdir. Katılımcılar son olarak öğretmen ataması sorunsalının üstesinden gelinmesi için, beklenen öğretmen atamaları yapılmalı, daha çok öğretmen istihdamı sağlanmalı, atamalar yapılırken branşlar arasında adalet sağlanmalı gibi birtakım önerilerde bulunmuşlardır. Bulgular doğrultusunda araştırmacı atama probleminin çözülmesi için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiği sonucuna varmıştır.

Çalışma, özel okullarda ve devlet okullarında görev yapan sınıf öğretmenlerinin okulda bencillik davranışı ile ilgili görüşlerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji kullanılarak yürütülmüş olup, 2019-2020 eğitim-öğretim yılında Aydın ilinde çalışmaya katılmaya gönüllü olan sekiz sınıf öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veriler görüşme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak sınıf öğretmenlerine yönelik hazırlanan ve dokuz sorudan oluşan “Okulda Bencillik Davranışına İlişkin Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre okulda bencillik davranışıyla karşılaşıldığı katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Bencillik davranışının, özel okullarda zümreler arasında, devlet okullarında ise yöneticiler ve öğretmenler arasında gerçekleştiği tespit edilmiştir. Özel okul öğretmenleri bencillik davranışının, zümreleri ve diğer zümreler tarafından yapıldığını ifade etmiştir. Devlet okulu öğretmenleri ise zümreleri arasında bencillik davranışına zıt olarak birlikte çalışmalar yaptıklarını fakat yöneticileri tarafından bencillik davranışı ile karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Öğretmenler bencillik davranışıyla karşılaştıklarında, bencillik yaparak karşılık verdiklerini de ifade etmişlerdir.

Eğitim, yaşam boyu devam eden temel bir insan hakkıdır. Salgın süreciyle birlikte eğitimin içinden geçmekte olduğu süreç eğitime erişim bakımından fırsat eşitsizliği sorununu yeniden gündeme getirmiştir. Öğrencilerin daha güvenli daha sağlıklı ortamlarda yetişmesi tüm dünya ülkelerinin ve Türkiye’nin en öncelikli görevidir. Ülkelerin okullarda öğrencileri risklerden korumak için alınan önlemler, ürettiği politikalar ve hizmetler, çocuğun iyilik haline ilişkin yürüttüğü tüm reformlar çocuk ve aile refahı alanı olarak adlandırılmaktadır. Çocuk ve aile refahı alanı kapsamında ailede okulda sokakta sosyal çevrede toplumda yani her durumda ver her ortamda çocuğun gelişiminin desteklenmesi, risklerden korunması ve güvenliğin sağlanması hedeflenmektedir. Bu alan ile ilişkili ve bir o kadar önemli bir diğer alan ise birçok ülkede eğitim sistemi içerisinde etkin bir biçimde faaliyet gösteren okul sosyal hizmeti alanıdır. Okul sosyal hizmeti, akran zorbalığı, çocuğa yönelik ihmal ve istismar, suça sürüklenme, madde bağımlılığı, çeteleşme okul devamsızlığı, akademik başarısızlık toplumsal cinsiyet ayrımcılık ve dışlanma gibi risk ve sorunlardan korunmak amacıyla çalışmalar yürüten ve aile-okul-çevre odağında ele alan sosyal hizmet alanıdır. Pek çok ülkede okullarda şiddet, intihar gibi toplumsal olaylar, okul sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı açık bir biçimde göstermektedir. Dolayısıyla öğrencilerin sağlıklı ve güvenli alanlarda eğitim alabilmesi, çocuk ve aile refahı alanın güçlenebilmesi için okul sosyal hizmeti hayati bir önem taşımaktadır. Aile ve toplum işbirliği çerçevesinde, öğrenci odaklı sosyal hizmet uygulamalarının, öğrencilerin psikososyal ve manevi yönlerini geliştireceği ve akademik başarıyı arttıracağı, aynı zamanda ekip çalışması yoluyla okullardaki meslek elemanlarını destekleyeceği ve güçlendireceği ve bu sayede karşılaşılan sorunları azaltacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda, okul sosyal hizmetinin kavramsal temelini, önemini ve gerekliliğini ortaya koyacak olan bu çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.