Bu çalışmanın amacı okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan erkeklerin yaşadıkları sorunları ve çözüm yollarını belirlemektir. Araştırma nitel araştırma çerçevesinde gerçekleştirilmiş, olgubilim deseniyle düzenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Amasya ili Merkez ilçesindeki anaokullarında görev yapan beş okul yöneticisi ve iki öğretmenden oluşmaktadır. Yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanan veriler betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir. Analiz sonucunda okul öncesi eğitim kurumlarında erkek çalışanların sorunları, cinsiyet algısı, yalnızlık, meslektaşların bakış açısı, şiddet ve istismar ihtimali, iletişimsel zorluk ve etkinliklere bakış açısı olarak sıralanmıştır. Ayrıca, karşılaşılan sorunların çözümü için, iyi ve doğru ifade, mesleki beceri, daha çok erkek istihdamı, aile katılımı ve baba figürüne atıf şeklinde bazı öneriler sıralanmıştır. Bulgular ışığında okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan erkeklere sorunlarla baş etme yolları konusunda uzmanlardan yardım alınması ve kendini mesleğine ve mesleki gelişimine yönlendirmesi gibi birtakım önerilerde bulunulmuştur. Bulgular kapsamında, okul öncesi eğitim kurumlarında çalışanlar üzerindeki cinsiyet algısının üstesinden gelinerek, mesleki beceriye odaklanılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Çalışmanın temel amacı, lise düzeyinde eğitim gören mülteci öğrenciler aracılığıyla eğitimin sosyal uyum açısından gerçek zamanlı etkilerini araştırmaktır. Nitel araştırma yöntemleri arasında yer alan fenomenolojik yaklaşımın tercih edildiği çalışmanın verileri, yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden elde edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, amaçlı örnekleme yöntemleri arasında yer alan ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenmiş olup, çalışma, Osmaniye Cevdetiye Geçici Barınma Merkezinde lise düzeyinde eğitim gören 12 katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi yolu ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları, mülteci çocukların eğitim materyallerine erişim imkanlarının bazı durumlarda sınırlı olduğunu, sosyokültürel etkinliklere katılımlarının yeni bir topluma uyum sağlamalarına ve sosyalleşmelerine yardımcı olduğunu, rehberlik hizmetlerine erişimde bazı problemler yaşadıklarını, ön yargı ve dil engeli gibi konularda kısmi sorunlarla karşılaştıklarını göstermektedir. Mülteci çocukların eğitimde başarılarını artırmak ve toplumsal entegrasyonlarını sağlamak için, eğitim materyallerine erişim imkanlarının genişletilmesi, sosyokültürel etkinliklere katılımlarının teşvik edilmesinin süreç açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Türkiye’de 81 il milli eğitim müdürlüğü ve bunların yönetiminden sorumlu il milli eğitim müdürleri bulunmaktadır. Çalışma, il milli eğitim müdürlerinin kendi beyanları üzerinden özgeçmişlerini incelemek ve profillerini ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Çalışma nitel araştırma olup, çalışmada veri toplamak ve analiz etmek için doküman analizi yöntemi tercih edilmiştir. Çalışmanın verileri, 2022 Aralık ve 2023 yılı Ocak-Şubat ayları arasında, il milli eğitim müdürlüklerinin web sayfalarından toplanmıştır. Araştırma sonucunda sadece dört il milli eğitim müdürünün kadın olduğu, milli eğitim müdürlerinin bitirdikleri lisans programları içerisinde en yüksek ilahiyat ve sınıf öğretmenliği programlarının olduğu, il milli eğitim müdürünün yarısının yüksek lisans mezunu olduğu ve en çok tercih edilen yüksek lisans programının eğitim yönetimi olduğu, altı milli eğitim müdürünün ise doktora öğreniminin olduğu tespit edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığının il milli eğitim müdürü olmak için doktora şartı getirmesi, mevcut doktoralı personelin il ve ilçe milli eğitim müdürü olarak atanması, il milli eğitim müdürü olmak için net kriterlerin ortaya konulması ve kadın milli eğitim müdürlerinin sayısının artırılması gibi önerilerde bulunulmuştur.

Bu araştırma sosyal bilgiler 7. Sınıf ders kitabında yenileşme olgusu anlatısında kullanılan dil ve ifade biçimlerinin ardalan ve bağlam bilgisi açısından incelenerek bu konuyu oluşturan söylemlerin analizini içermektedir. Bu minvalde araştırmada yenileşme olgusu anlatısının oluşturan sözcükler ve cümleler gibi mikro yapılarla ortaya konulan anlatının, nasıl bir perspektiften kurgulandığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırma, kitaptaki yenileşme anlatısında kullanılan dilin neden olabileceği örtük veya aleni hegemonya ve tahakküm ilişkilerini çözümlemeye yöneliktir. Araştırmanın bulguları sosyal bilgiler 7. sınıf ders kitabındaki yenileşme ile ilgili başlıklar altında yer alan verilerin ardalan ve bağlam bilgisi açısından çözümlenmesi ile elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre yenileşme olgusu anlatısını oluşturan söylemler ile Avrupa, merkezde etken bir özne konuma yerleştirilmiştir. Buna karşın Avrupa’nın yükselişinde kendinden önceki medeniyetlerin birikimlerinden bahsedilmediği Avrupa merkezci bir tarih anlatısı ön plana çıktığı tespit edilmiştir. Yenileşme olgusu anlatısının Osmanlı yenileşme hareketleri bağlamındaki bulguları ise Osmanlı Devleti’nin edilgen bir nesne olarak çevre konumunda ele alındığını göstermektedir.

Bu çalışmanın amacı, okul yöneticilerinin görevlerini öğretmenlere yaptırmak istediklerinde kabul edilme nedenlerinin Kohlberg Ahlak Kuramı çerçevesinde değerlendirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, Kohlberg’in ahlaki ikilemleri temel alınarak örnek olay yöntemiyle sorular hazırlanmış ve öğretmenlerin görüşleri toplanmıştır. Çalışmada, Kohlberg’in ahlaki ikilemlerinden yola çıkarak altı ikilem türetilmiş ve bu ikilemler uzman görüşleri doğrultusunda belirlenmiştir. Araştırma, Şanlıurfa’da görev yapan erkek ve kadın öğretmenler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan bu araştırmada, görüşme formu Kohlberg’in Heinz ikilemi temel alınarak oluşturulmuş ve “Ahlaki İkilem Örnek Olay Formu” öğretmenlere uygulanmıştır. Araştırmaya 20 öğretmen katılmış ve öğretmenlerin örnek olaylarda yer alan durumları empati kurarak cevaplamaları sağlanmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin Kohlberg ahlaki gelişim evrelerine dağılımı, Kohlberg Ahlak Kuramı temel alınarak değerlendirilmiştir. Öğretmenlerin çoğunlukla sosyal sözleşme evresinde yoğunlaştıkları gözlemlenmiştir.