Ülkemizde önemli bir yere sahip olan mesleki ve teknik eğitimin üst basamağı olan meslek yüksekokulları, öğrencilere sağladıkları eğitim-öğretim hayatını pekiştirmek ve iş dünyasına girişlerini ve bu alandaki başarılarını kolaylaştırmak için staj uygulamasına çok fazla önem vermektedir. Öğrencilere 2.yarıyıl sonunda yapılması tavsiye edilen staj uygulaması istenirse 4. Yarıyıl sonunda da yapılabilmektedir. Çalışma kapsamında yapılan anketin katılımcıları, staj uygulamalarını 2. Yarıyıl sonunda tamamlayıp, 3.yarıyıldan itibaren öğrenim hayatlarına devam eden öğrencilerden seçilmiştir. Bu çalışmada staj uygulamasının öğrencilerin devam eden akademik hayatları üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Araştırma anket yoluyla yapılmış ve sonuçlar SPSS paket programında değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, öğrencilerin yaptıkları stajın okula bakış açılarını olumlu yönde etkilediği, eğitim hayatının önemini kavradıkları ve derslerine daha çok çalıştıkları anlaşılmıştır.

Gelişen teknoloji ve artan akıllı cihaz (cep telefonu, tablet bilgisayar, vs.) uygulamaları tüm tüketicilerin alışveriş yapma davranışlarında değişikliğe sebep olduğu gibi üniversite öğrencilerinin de alışveriş davranış biçimlerinde değişiklik meydana getirmiştir. Öğrencilerin alışverişe ayırdıkları bütçenin hiç azımsanmayacak kadar fazlalaşması değişen tüketim davranışlarını da en çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Üniversitelerde okuyan gençlerin sosyal, ekonomik ve demografik özellikleri ve harcama kalemleri arasında ortaya çıkan değişkenler bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu çalışma İstanbul’da eğitim gören ön lisans öğrencileri arasında yapılmıştır. Yapılan araştırma neticesinde öğrencilerin hemen her alışverişe çıktıklarında bir şeyler satın almaktan hoşlandıkları, yaş gruplarına göre harcama kalemlerinin öğrencinin çalışma hayatına yaklaştığı, mezuniyete yakın yaşlarda arttığı ve ebeveynleri içerisinde babalarının mesleklerinin annelerinin mesleklerine göre harcama miktarını anlamlı şekilde yükselttiği bulunmuş, başkalarına hediye almaktan hoşlandıkları tespit edilmiştir. Dijital ortamların artması, sürekli internette olma isteği ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşması da alışveriş davranışlarını değiştirmiş, elektronik ürün grubuna giyim, gıda, kozmetik gibi kalemlerden daha fazla bütçe ayırdıklarını göstermiştir. Öğrenciler satın almak istedikleri ürünü sosyal medya üzerinden incelemekte, ürün ile ilgili siteleri gezinmektedirler. Bu durum önceden alışveriş için gün ayırma, özellikle alışveriş için dışarı çıkma davranışında ciddi bir değişiklik meydana getirmiş, akıllı telefonlar sayesinde e-alışveriş alışkanlığının arttığını ortaya koymuştur.

Eğitim fakültesi programında Okul Öncesi Eğitiminde fen uygulamaları konusunda çeşitli dersler yürütülmektedir. Bu uygulamalarda öğrencilerin katılımıyla ders konuları paralelinde deneyler tasarlanmakta ve laboratuvar ortamında uygulanmaktadır. Bu araştırmanın amacı Okul Öncesi Öğretmenliği programında yürütülmekte olan “Okul Öncesinde Fen ve Doğa Etkinlikleri” dersi kapsamında öğrenciler tarafından her etkinlik günü sonunda yazılan günlüklerin metin madenciliği yöntemleriyle incelenmesi ve günlük yazma uygulamasının etkililiğinin belirlenmesidir. Çalışma kapsamında 60 öğrencinin ders dönemi boyunca her etkinlik uygulaması sonunda, o günkü deneyleriyle ilgili notlardan oluşan günlükleri çeşitli metin madenciliği yöntemleri ile incelenmiştir. Araştırma sonucunda günlüklerde hafta hafta sık geçen kelimeler, kelimeler arasındaki birliktelik kuralları, günlükler arasındaki benzerlik oranları belirlenmiştir. Araştırma bulgularında incelendiğinde etkinlik yapılan haftalarda en sık kullanılan kelimelerin o haftanın etkinliklerinin içeriğinin yansıttığı ve öğrencilerin etkinliklerin içeriği yansıtmada yeterli olduğu görülmektedir. Birliktelik analizi sonuçları ile bir arada kullanılan kelime çiftlerinin belirlenmesi, öğrencilerin o derste en çok dikkat ettikleri, ilgilendikleri ve akıllarında kalan noktaları belirtmesi açısından önemli olarak görülebilir.

Yaşam koşulları, sosyal ve ekonomik nedenler, ülke politikaları iki dilli bireyler oluşturmaktadır. İki dilli çocukların kendi kültüründen uzaklaşmaması, ailesiyle iyi iletişim kurabilmesi ve toplum dilini iyi öğrenebilmesi için anadilini iyi bilmesi önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yurtdışında yaşayan vatandaşların çocuklarının Türkçeyi ve Türk kültürünü öğrenmesi, geliştirmesi için yurtdışı öğretmeni göndermektedir. İngiltere’de Türkçe dersleri, ders sonrası veya hafta sonu kulüp dersleri olarak okutulmaktadır. Bu araştırmada İngiltere’de yaşayan iki dilli Türk öğrencilerin Türkçeyi öğrenme durumlarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırma nitel bir araştırma olup durum çalışması desenindedir. Bu temel amaç doğrultusunda çalışmanın hedef grubunu, Portsmouth’ta yaşayan iki dilli öğrenciler ve velileri oluşturmaktadır, yapılandırılmış veli ve öğrenci görüşme formu ile toplanan araştırma verilerinin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma bulguları tablolar ve katılımcıların görüşlerinden doğrudan alıntılarla desteklenerek sunulmuştur. Araştırma sonuçlarının İngiltere’de yaşayan iki dilli öğrencilerin Türkçe durumlarına ilişkin, amaçlar, kullanım durumu ve Türkçe derslerinin değerlendirilmesine yönelik fikir oluşturması adına önemli olduğu düşünülmektedir.

Bu çalışma İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği öğrencilerinin zaman yönetimi becerilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 2016-2017 eğitim-öğretim yılında İnönü Üniversitesi Mühendislik fakültesinde Makine Mühendisliğinde okuyan 450 öğrenci oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında 15 soruluk bir anket düzenlenmiştir. Öğrencilere 3’lü Likert ölçeğine göre hazırlanmış bir anket uygulanmış ve istatistiksel analizlerin güvenilirliği tekrar test tekrar yöntemine göre yapılmıştır. Çalışmada öğrencilerin genelde zaman etüdünü üniversitenin ilk yıllarında iyi yapamadıkları görülmüştür. Ancak 3. ve 4. sınıflarda zaman yönetimi konusunda yeterince etkili oldukları görülmektedir. Sonuç kısmında zaman yönetimi konusunda eksiklikler ve giderilmesi için yapılması gerekenler açıklanmıştır.

Mühendislik fakülteleri, üst düzeyde meslek elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumlarıdır. Sanayi için teknik elaman yetiştiren mühendislik fakülteleri ile sanayinin ilişkisinin geliştirilmesi gereklidir. Mühendislik fakültesi-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi hususunda birçok farklı etken vardır. Yapılan çalışmada mühendislik fakültesi öğretim elamanları ve sanayi işletmeleri yöneticileri ile görüşülmüş olup, mühendislik fakültesi-sanayi ilişkisinin en üst düzeye getirilmesi için neler yapılması gerektiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde görev yapan yirmi öğretim elemanına 13 soruluk anket yapılmış ve bu anket sonuçları irdelenmiştir. Taraflar arasında iletişimin güçlendirilmesi ve ortak araştırma merkezlerinin kurulmasının gerekliliği üzerinde önemle durulmuştur. Özellikle yeni teknolojileri yerinde görmeleri için alan öğretim elamanlarına fabrikalarda ortak çalışma imkânı verilmesi gerekir. Sanayi ile ortak çalışma yapan öğretim elamanlarının deneyimlerini öğrencilere aktarması öğrencinin işine adaptasyonunu da artıracaktır. Öğrencilerin belirli aralıklarla fabrika ziyaretleri de sanayiye bakış açılarına olumlu etki yapacağından gerekli görülmüştür.

Bu çalışmanın amacı İstanbul’un Kadıköy ilçesinde çalışan, 25- 45 yaş arasında, evli Psikolojik danışmanların ve özel eğitim öğretmenlerinin duygu düzenleme güçlüğü, eş tükenmişliği, fedakarlıktan algıladıkları zarar ve fedakarlık doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışma kapsamında, karşılaştıkları vakalar sebebi ile mesleki yıpranmanın yoğun olduğu meslek gruplarından olan psikolojik danışmanlar ve özel eğitim öğretmenleri ile çalışılmıştır. Çalışmada İstanbul’da rehberlik araştırma merkezlerinde ve okullarda çalışan 86 psikolojik danışman ve 23 özel eğitim öğretmeni olmak üzere toplamda 109 katılımcıya duygu düzenleme güçlüğü ölçeği, eş tükenmişliği ölçeği, fedakarlıktan algılanan zarar ölçeği ve fedakarlık doyum ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 16.0 programında doğrusal çoklu regresyon analizi ile analiz edilmiştir.

Bu araştırma, Fen Bilgisi Dersi Öğretim Programı'nda yer alan ''Canlılara örnekler vererek benzerlik ve farklılıklarına göre gruplandırır.'' kazanımının gerçekleştirilmesine yönelik üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulamalarının öğrencilerin akademik başarılarına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada deney grubuna üstbiliş stratejilerine dayalı ders planı hazırlanıp uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise Milli Eğitim Bakanlığı onaylı mevcut ders kitabı temel alınarak öğretmen merkezli öğretim yöntemine (düz anlatım, soru-cevap) göre ders planı uygulanmıştır. Sınıfların ortalama başarılarını belirlemek için ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 5. sınıfta öğrenim gören toplam 40 öğrenci oluşturmaktadır, uygulama süresi üç haftadır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanmış akademik başarı testiyle toplanmıştır. Çalışma yapılmadan önce gruplara ön test, deneysel işlemin ardına son test uygulanmıştır. Veri çözümlemesi SPSS paket programıyla yapılmıştır. Veri çözümlemesinde istatistik işlemlerden aritmetik ortalama, standart sapma, yüzdeler ve t-testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, üstbiliş stratejilerine dayalı öğretim uygulamalarının yapıldığı deney grubu öğrencilerinin fen başarılarının arttığı tespit edilmiştir.

STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematichs) eğitimi fen, teknoloji, mühendislik ve matematiğin okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm eğitim sürecini kapsayan, farklı disiplinlerin birbirleri ile ilişkilendirildiği ve zorlu akademik kavramların gerçek dünyadaki derslerle birleştirildiği eğitim yaklaşımıdır. STEM eğitiminin çoğu geleneksel sınıf eğitiminden daha fazla maliyete sahiptir. Çünkü STEM eğitimi büyük oranda laboratuvar eğitimine dayanır. Bu yüzden bu sorunun çözümünde sanal laboratuvarların geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada STEM eğitimi için internet ortamında yer alan sanal laboratuvar örneklerinin incelenmesinin yanı sıra ortaöğretim kimya dersindeki öğrencilerin faydalanabilmeleri için geliştirilmiş bir sanal laboratuvar uygulaması tanıtılmaktadır. Ayrıca çalışma sanal laboratuvar oluşturmak isteyenler için bir yol haritası niteliğindedir.

Bu çalışmanın amacı zihinsel yetersizliği olan bireylerin mesleki eğitimlerinde karşılaştıkları güçlükleri öğretmen görüşlerine göre değerlendirmektir. Nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı bu araştırmanın çalışma grubunu, İstanbul il merkezinde, random olarak seçilmiş bir özel eğitim mesleki eğitim merkezinde (okulunda) görev yapan 35 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ile çözümlenmiş ve kategoriler altında sınıflandırılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğretmenler, özel eğitim mesleki eğitim merkezlerinde (okullarında) mezuniyeti özel eğitim olan öğretmenlerin sayısının yetersiz olduğunu, atölyelerin fiziksel koşullarının meslek öğretmeye uygun olmadığını, atölye öğretmenlerinin özel eğitim konusunda yeterli bilgi sahibi olmadıklarını, atölyelerin öğrencilerin ilgi, yetenek gibi bireysel özellikleri gözetilerek atölye ve sınıflara yerleştirilmediklerini, uygulanan program ve modüllerin özel eğitime uygun olmadığını, işgücü piyasasının ihtiyaçları ile öğrencilerin ihtiyaçlarının birlikte değerlendirilmediğini ifade etmişlerdir. Bulgular, ileri araştırmalar bağlamında tartışılmış ve sorunların çözümüne yönelik araştırmaya katılan öğretmenlerin ve araştırmacıların görüş ve önerileri tartışılmıştır.

Bu çalışmada ‘Üst Bilişsel Farkındalık’ ile ‘Sorumluluk Duygusu ve Davranışı’ arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışma 2016-2017 öğretim yılı bahar döneminde Ankara’da MEB’e bağlı bulunan bazı ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 508 öğrenci ile yürütülmüştür. Bu çalışma tarama modelindedir. Araştırmada veri toplama aracı olarak 2 ölçek kullanılmıştır. Öğrencilerin üst bilişsel farkındalıklarını belirlemek amacıyla Sperling, Howard, Miller ve Murphy (2002) tarafından geliştirilen, Karakelle ve Saraç (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan ve 12 maddeden oluşan ‘Çocuklar için Üst Bilişsel Farkındalık Ölçeği’ (ÜBFÖ) kullanılmıştır. Öğrencilerin sorumluluk duygularını ve davranışlarını belirlemek amacıyla Özen (2008) tarafından geliştirilen ve 18 madde içeren ‘Sorumluluk Duygusu ve Davranışı Ölçeği’ (SDDÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde kullanılan iki ölçeğin korelasyon ilişkisi belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilere ilişkin değişkenler ve ölçeklerdeki maddelere verdikleri cevaplar ANOVA testi ile incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda, üstbilişsel farkındalık ile sorumluluk duygusu ve davranışı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır(p<0,05). Bu sonuçtan hareketle, bireyin üstbilişsel farkındalığı arttıkça sorumluluk duygusu ve davranışının da arttığı söylenebilir.

Araştırmada, Türkçe öğretmeni adaylarının dijital ortamlardaki yazma alışkanlıklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma, betimsel nitelik taşıdığından tarama modeline göre yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini, Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 103 Türkçe öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Adayların dijital yazma alışkanlarını tespit etmek için ilgili alanyazından hareketle araştırmacılar tarafından bir ölçek geliştirilmiştir. Hazırlanan ölçme aracı araştırmacılar tarafından örneklemdeki adaylara elden ulaştırılarak veriler toplanmıştır. Elde edilen veriler, aritmetik ortalama, bağımsız örneklemler t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA ) istatistik teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, Türkçe öğretmeni adaylarının dijital ortamlardaki yazma alışkanlıklarının (4-Her Zaman ile 1-Hiçbir Zaman aralığında) ortalamanın üstünde (2,70) olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, dijital yazma alışkanlıklarının günlük haberleşme dışında yazı yazma ve sosyal medya hesabı sahibi olmaya bağlı olarak arttığı ulaşılan sonuçlar arasındadır.